seyahat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
seyahat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ocak, 2011

ADALARDAN BİR YAR GELİR BİZLERE ..



Tam 2 sene önce Büyükada , Heybeliada gezmiştik.
Sıcak bir yaz günü değildi, insanlar etrafta gülüşüp dondurma yemiyordu.
Deniz oldukça dalgalıydı ve yağmur yağıyordu.
Aynı böyle bir gündü..
Soğuuuuuk ve karanlık..
O zaman biraz kaçmak gerekiyordu sıkıntılardan.



Yağmurda bisiklete binmek ne iyi gelmişti, ve bomboş sokaklarda amaçsız boş-beleş dolaşmak.
Bu havalarda biraz kendinizi dinlendirin, tatil yapın.
Soğuk havalar da keyifli olabilir unutmayın..




 Bir de şu köşklerin güzelliğine baksanıza, sulu boya ile çizilmiş boyanmış gibi hissettiriyor bana..
güzel bir hafta geçirmenizi dilerim..






15 Ocak, 2011

KEZBAN PARİS'TE FOTOĞRAFLI ANLATIM - I

Günler önce yazdım size bir Paris seyahat güncesi hazırlayacağımı. Ama üşengeç eller bu ara fazlaca kurabiye hazırlamakla meşguldü. Ancak vakit buldum oturup bu konuyu detaylandırmaya.
Biz Paris'e gitmeden önce araştırdım aradım taradım pek de detaylı bir yazı bulamadım. Gerçi ben de ansiklopedinin P harfindeymişim de konu Paris'e gelmiş, onu anlatacakmışım gibi algılanmasın sakın :)
Çoğu şeyi unuttum bu yüzden fotoğraflara bakıp içimizi açalım ey blog sakinleri ...

  • Şehir oldukça planlı kurulmuş ve dünyanın en eski - gelişmiş metro yapılanmalarından birine sahip. Her yere metro ile gitmek mümkün. Tur ile gidiyorsanız eğer, tura bağımlı kalmak zorunda değilsiniz. Otellerden temin edebileceğiniz şehir + metro haritası ile dilediğiniz gibi gezebilirsiniz.
  • Metro duraklarının girişlerinde bulabileceğiniz makinelerden carnet ismi verilen10'lu bilet alma imkanınız olacaktır. Metroya giriş yaptıktan sonra kullandığınız bileti atmayınız,  hatlar o kadar fazla ki bir durakta inip bir diğerine geçiş yapmanız gerektiğinde aynı bileti kullanabilirsiniz.
  • Yanınızda mutlaka şemsiyenizi taşıyınız, hele hele kış aylarında gidiyorsanız, atkı-bere-eldiven üçlemesi vazgeçilmeniz olacaktır.





Bir de unutmadan, zenci sokak satıcılarını anlatmadan geçemeyeceğim,  gittiğiniz her yerde sizi bulacak olan bu satıcılardan Eiffel Kulesi minyatürlerini çok çok uygun fiyatlara alabilirsiniz. İlginç olan tipine bakıp hangi ülkeden geldiğini anlıyor olmaları :)


Küçük mağazalarda Paris'e özgü hediyelik eşya bulma fırsatınız çok fazla , ama hatırlatmak isterim fiyatlar oldukça yüksek.




İşte en sevdiklerim; Kutular


 



Mutlaka görülmesi gereken Luxemburg Bahçeleri

Devamı çok yakında :)
aman dikkat çok yakında demem ortalama 1 aya denk geliyor :)

19 Kasım, 2010

AMASRA

Bayramın sonuna geldik, tatili yedik bitirdik.
Eller öpüldü, şekerler yenildi, hangi renk yemiştik acaba :) (bakınız bir önceki post, Fırat )

Tabi eski bayramlar nerdeeeee şekerim, küçükler büyükleri ziyaret ederdi o zamanlar bizim gibi gezmezlerdi.

Biz Amasra'ya gittik. Uzun zaman olmuş gitmeyeli, sisli puslu bir hava ,biraz serin. Ama özlemişiz. Taze taze balık yemeyi özlemişiz. Boş boş sokaklarda dolaşmayı özlemişiz..

Ara sokaklarda dolaşırken bakınız kime rastladım, Lütfiye Hanım :)
Eski taş duvarlar hayal edin, yüksek tavanlar..
Hııım güzel güzel marmelatlar, mis reçeller.. Denedik hepsini, tatlı bir sahibesi vardı bizi karşılayan..

Yolunuz düşerse uğrayıp tadın mutlaka, tatmasanız bile o el yapımı kavanozları görün içiniz ısınsın derim..







Neden daha fazla Amasra fotosu yok diye soran arkadaşlarım oldu, tabi ki tedbirsiz koca fotoğraf makinasını şarj etmezse daha çoooook kalırız biz ortada :)

08 Kasım, 2010

KEZBAN PARİS' TE

Bir 'Kezban Paris'te' edasıyla gidip döndüğüm seyahatten sonra tekrar karşınızdayım.
Henüz Parisien havamdan kurtulabilmiş değilim.Sanki evi taşıdık; gördüğüme anlatıyorum, göremediğime haber yolluyorum. E tabi sevgili blog takipçilerimi de unutmuyorum ve sizleri de esir alıyorum :)

Gitmeden önce yaptığım araştırmalarda webden açıkçası pek bilgiye ulaşamadım. O yüzden ilerleyen günlerde detaylı bir seyahat güncesi yayınlamayı düşünüyorum. Ama bugün ki konumuz o eşsiz rengarenk makaronlar.

Evet ülkemizde var bu güzellikler ama ben bu kadar lezzetlisini hiç yememiştim. PAUL'de yediğim kakaolu o güzelim makaronlar rüyalarıma giriyor.

Bir de Fransa'nın en ünlü pastanelerinden biri olan LaDurée var ki, şekerci dükkanındaki çocuklar gibi şendim gördüğümde.


İnsanlar uzun kuyruklarda bekliyorlar, her yer renkli makaronlarla dolu. Ülkemizde hiç alışık olmadığımız bir şey de vitrin süslemeleri yapmış olmaları. Önünde oturup seyredebilir miyim saatlerce?




Bence seyredebilirim, evet evet mümkün. Hatta yapmaya çalışsam daha da güzel olacak.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...